avukat anlamı Fr.avocat
1. Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse: §
"Kendisi bir diplomat, bir müellif veya bir avukat olsa..." -Ahmet Midhat Efendi, Yeryüzünde Bir Melek, 73. § "
Bir avukatla müşterisi: -
Sözleşmeyi bozdurmak için, ilkin, onunla bir görüşsek…" -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 195. § "
Doç. Üner, hocasına genç, dinç, yiğit, üstelik bedava bir avukat da bulmuştu."
-Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 46. §
"Avukat, kanun hilelerini kendisinden daha iyi bilen olmadığı iddiasındadır." -Peyami Safa, Eğitim-Gençlik-Üniversite, 97. §
"Ahali, ondan ziyade biraz ileride sakin ve dalgın oturan avukatı Behiç Necdet Bey'e dikkat ediyordu." -
Reşat Nuri Güntekin, Leyla ile Mecnun, 153. §
"Kibar, ağır başlı, uzun fesli, temiz, kıvrak bıyıklı, redingotlu, dik yakalı avukatlar aldı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 122. §
"Avukatlar sabahlara kadar dirseklerin yazıhane üstünden kalkmazdı." -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 15. § "
Bir golf sahası, tenis kortları, pazarları atla dolaşan ve palmiye ağaçlarının gölgelediği bir caddesi, bir hastanesi, bir mahkemesi, pastaneleri, iki oteli, iki kulübü, kiliseleri, mezarlıkları, bir kütüphanesi, doktorları, avukatları, manyak küçük memurları, bütün dedikodulara vâkıf kocakarıları, öğretmenleri, bir gazetecisi, kendilerini kimsenin anlamadığını iddia eden kadınları, canı sıkılan erkekleri, aile toplantıları var." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 127. §
"avukat. Dava vekilinin çenelisi." -Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani. §
"Biraderzadeleri Faruk Işık, Avukat Vecihi Işık…" -Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 137. §
"Bir de İstanbul'a yerleşen kardeşinin avukat çıkan torunu vardı." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 40. § "
…küçük efnafı, fakir avukat, ya da taşralı muhasebeci olarak bilinen kişilerin… olmaktadır." -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 69. §
"avukat: Dava vekili. Şarlatan adam, cerbezeli, çeneli kimse." -Ali Seydi, Lugât-i Ecnebiye. 2.
mec. Gerekmediği hâlde başkasının savunmasını üstlenen kimse: § "
Benim böyle, Hürriyet'e avukatlık ettiğime belki şaşacaksın; fakat görüyorum ki, bu kızcağızla hiç meşgul olan yok." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, s.256. §
"... çığırtkanları ve avukatları evvelce de neşredilen..." -Peyami Safa, Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 259. §
"Bir kısmı edebiyat avukatlarıdır; bir avukatın aldığı dâva kendisini doğrudan doğruya ilgilendirmez." -Nurullah Ataç, Söyleşiler, 81.