avuntu is. 1. İnsanı avutan şey, oyalanacak şey, avunç, avunma:
"İnsanoğlu durumu bozulunca ille bir yerden bunun avuntusunu arayıp buluyor." -H. Taner. 2. Teselli:
"Aldanışta avuntuyu bulmak bir rakı kadehinin içinde boğulup ölmek gibi bir şeydir." -N. Hikmet. 3. Acı bir olayı unutturmaya çalışma, acısını hafifletme, avunma, avunç.
teselli is. (teselli:) 1. Avunma, avuntu, avunç:
"Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile / Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle." -Y. K. Beyatlı. 2. Piyangoda büyük ikramiyeyi kaybeden en yakın numaralara yapılan ödeme:
Teselli ikramiyesi.