uğramak (-e) 1. Yola devam etmek üzere, bir yerde kısa bir süre kalmak:
"Üç günde yalnız üç vapur iskeleye uğradı." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir yerin yanından, yakınından, içinden geçmek:
"Ona kapıdan şöyle bir uğramak isterdim." -H. Taner. 3. Fırlayarak çıkmak, dışarı çıkmak:
"Zelzele çığlığıyla beraber hepsi evden dışarı uğradılar." -M. Ş. Esendal. 4. Kötü duruma konu olmak:
"Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça harp bir cinayettir." -Atatürk. 5. Yaklaşmak:
"Erkek misafir geldiği zaman Despina'dan başka kimse salona, kapının yanına uğramayacaktı." -Ö. Seyfettin. 6. Karşılaşmak, maruz kalmak:
"Sinan, şoka uğramış bir hâlde soruyor." -A. Ümit. 7. Cin, peri çarpmak.