savsaklamak ne demek?
- 3 sözlük, 5 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
savsaklamak anlamı
(-i) Belirli bir sebebi olmaksızın bir işi isteyerek geri bırakmak, geciktirmek, umursamamak, ertelemek, sallamak, ihmal etmek: "Baban nüfus kâğıdını çıkartmayı savsaklamış." -A. Ağaoğlu.
(-i) Belirli bir sebebi olmaksızın bir işi isteyerek geri bırakmak, geciktirmek, umursamamak, ertelemek, sallamak, ihmal etmek: "Baban nüfus kâğıdını çıkartmayı savsaklamış." -A. Ağaoğlu.
Türkçe - İngilizce
savsaklamak anlamı
fiil
1) put off
2) palter
3) omit
4) delay
fiil
1) put off
2) palter
3) omit
4) delay
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
savsaklamak anlamı
İşi ağır almak, geciktirmek, oyalamak.
İşi ağır almak, geciktirmek, oyalamak.
*Gelendost, *Eğridir, *Uluborlu -Isparta
-Denizli
Eymir *Bozdoğan, -Aydın
Tepeköy *Torbalı -İzmir
*Kandıra -Kocaeli
-Sakarya
-Kastamonu
-Samsun
*Merzifon -Amasya
*Tirebolu -Giresun
-Trabzon
-Rize
*Reyhanlı ve Amik Ovası Türkmenleri -Hatay
-Sivas
Köşker -Kırşehir
-Kayseri
*Bor -Niğde
*Ermenek -Konya
Feke *Ceyhan -Adana
*Kaş, Çomaklı *Korkuteli -Antalya
-İçel
*Milas, -Muğla
*Çorlu -Edirne
*Lüleburgaz -Kırklareli
savsaklamak anlamı
Yinelemek, üstelemek.
Yinelemek, üstelemek.
*Güdül ve köyleri Ankara
savsaklamak anlamı
İşi geciktirmek, oyalamak, baştan savmak.
İşi geciktirmek, oyalamak, baştan savmak.
Burdur
*Susurluk, Balıkesir
Sarıkavak Eskişehir
Uluşiran *Şiran Gümüşhane
Kars
Malatya
savsaklamak eş anlamlısı
ertelemek
(-i) Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek: "Biraz da Mine'nin etkisiyle bu soruyu yanıtlamayı erteledim." -A. Ümit.
(-i) Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek: "Biraz da Mine'nin etkisiyle bu soruyu yanıtlamayı erteledim." -A. Ümit.
geciktirmek
(-i) Gecikmesine sebep olmak, tehir etmek.
(-i) Gecikmesine sebep olmak, tehir etmek.
sallamak
(-i) 1. Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek: "Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir." -H. E. Adıvar. 2. Uydurmak, kafadan atmak. 3. Sarsmak. 4. mec. Beklenmedik bir başarı kazanmak: Seçimlerde Ankara'yı salladı. 5. mec. Zor durumda bırakmak. 6. argo Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamak: "Ev sahibinin gözünü boyarım, kalan borcu bir müddet daha sallarım diyordu." -S. M. Alus. 7. (nsz) argo Vurmak, atmak: "Sokaktan geçen bir adam, bunları ayırdı, ikisine birer tokat salladı..." -M. Ş. Esendal.
(-i) 1. Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek: "Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir." -H. E. Adıvar. 2. Uydurmak, kafadan atmak. 3. Sarsmak. 4. mec. Beklenmedik bir başarı kazanmak: Seçimlerde Ankara'yı salladı. 5. mec. Zor durumda bırakmak. 6. argo Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamak: "Ev sahibinin gözünü boyarım, kalan borcu bir müddet daha sallarım diyordu." -S. M. Alus. 7. (nsz) argo Vurmak, atmak: "Sokaktan geçen bir adam, bunları ayırdı, ikisine birer tokat salladı..." -M. Ş. Esendal.
"savsaklamak" için örnek kullanımlar
Bu döneme kadar işçilerin direnişi ve mücadele şekilleri genellikle; makine kırıcılığı, işi savsaklamak, işi terk ederek köyüne dönmek,
Kaynak: İşçi hareketleri ve sendikacılık
Kaynak: İşçi hareketleri ve sendikacılık
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
