üzgün sf. Üzülmüş, üzüntü duymuş, mahzun, melul, mükedder:
"O zamana kadar üzgündü, sesi kısılmış gibiydi." -T. Buğra.
yoksul sf. 1. Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı:
"O kadar yoksulmuş ki rüyasında bile eline para değmemiş." -E. Şafak. 2.
mec. İstenilen nitelikte ve özellikte olmayan, yetersiz:
"Yazılarını okudum, sözlerini dinledim, bilgice onu biraz yoksul buldum." -M. Ş. Esendal.