l' rotasizmi : a sări (sărire) ('
sıçramak') Palatalizasyon : Lat. testa. tɛsta. tjesta ţesta Rom. ţeastă ('kafatası') Lat. decem. dɛke. djeke dzeče Rom
Kaynak: Latinceden Rumenceye ses değişiklikleriTünkür: Tüngümek,
sıçramak, yukarı gitmek demektir. Eski Moğolcada ve Eski Altay dilinde bu kök haber vermek, bilgilendirmek, çağırmak
Kaynak: KörmözParkurlar genelde açık havadadır, tipik olarak katılımcılar tırmanmak, sürünmek, denge tutmak, asmak ve
sıçramak zorundadırlar.
Kaynak: Engel parkuruOyunlarının ve sosyal aktivitelerinin bir parçası da dik olarak denizden dışarı
sıçramak, havada dönmek ve ses çıkarmadan ve su
Kaynak: Benguela yunusuBu sözcük köken olarak anlamak ve yukarı
sıçramak anlamlarını da taşır. Şubar: Alpamış Han'ın atıdır. Bayşubar veya Kökşubar ya da Çubar
Kaynak: At (mitoloji)Keçi gibi
sıçramak için keçi etine baş vurmuş, "öküz" gibi güçlü olmak içinse sığıt eti yemiştir. Notlar : Kaynaklar : Marie-Claire Amouretti,
Kaynak: Antik Yunanistan'da mutfak kültürüBunun dışında, görece seyrek de olsa su yüzüne
sıçramak ya da kuyruk çıkarmak gibi davranışlar da sergileyebilirler. Sesleniş
Kaynak: Gök balinaDiğer kur ritüelleri ıslık sesi çıkarma, kanatlar kısmen açık iken gıdaklayıp
sıçramak ve dans etmek gibi eylemleri içerir. And kondoru
Kaynak: And kondoruPusuda avın arkasından suya
sıçramak da yer alır. Yüzerlerken çok rahat bir şekilde avlarını öldürebilirler. Öyle kuvvetlidirler ki genç
Kaynak: Jaguar