sıfat-fiil anlamı İng. participle
Alm. Partizip, Partizipium
Fr.participe
Sayı ve şahsa bağlı fiil çekimine girmeyen, fakat aldığı eklerle fiilin zamana bağlı olarak taşıdığı kavramı sıfatlaştırdığından kendisinde sıfat ve fiil niteliklerini birleştiren fiil şekli: tanınmış kişi, olmadık sözler, işleyen demir, yol gösterici yıldız, başkaldırıcı düşünceler, güler yüz, uçan kuşlar, gelecek yıl, yaşanacak ömür, batası yer, söylenesi söz, yıkılası ev vb. Bakımsızlıktan ormana dönmüş bahçeye kederle bakıyordu (K. Tahir, Esir Şehrin İnsanları, s. 70). İyiyi kötüden ayıracak gücü mü yoktu (Kemal Tahir, Yol Ayrımı, s. 275). Biraz sonra kahvedeki sessizliği hiç ürpertmeyen ve esrarkeş dal
gasından uyandırmayan bir hadise oldu (S. Faik, Bütün Eserleri, s. 176). Dolduracağın çukurun dışında işin ne? (A. H. Tanpınar, Abdullah Efendinin Rüyaları: Erzurumlu Tahsin, s. 145). Herkesin bakmaktan korktuğu ve gözlerini kaçırdığı gözlerimiz... (P. Safa, Bir Tereddüdün Romanı, s. 91) vb. ||
türkiye Türkçesinin, fiili, zamana bağlı olarak sıfatlaştıran başlıca sıfat-fiil ekleri şunlardır: -dIk / -dUk, -mIş / mUş, geçmiş zaman, -r geniş zaman, -An geçmiş ve şimdiki zaman, -IcI/-UcU süreklilik, -AcAk gelecek zaman, -mAz olumsuz geniş zaman: Eşyanın sükûneti, değişmez manzarası onun için hayatta bir teselli ve zevk kaynağı idi (A. H. Tanpınar, Abdullah Efendinin Rüyaları, s.26.) Sofa bir masal çölü gibi sessiz ve uçsuz bucaksızdı. İçimi korkuya benzer, küçülüşe, mini mini, aciz, zavallı bir hayvancık oluverişe benzer bir duygu kapladı ve ben hemen
Tam karşımda duran aynayı farkettim (T.Buğra, Yarın Diye bir Şey Yoktur, s. 103). Yolunun üzerinde salkım ağaçları ile gölgelenmiş, şadırvanı dolu bir cami avlusu vardı ki, böyle sıcak günlerde onu biraz nefes almak için adeta çeker, çevirirdi (R. H. Karay, Memleket Hikâyeleri: Vehbi Efendinin Şüphesi, s. 51). Gerçi vurulduğun gün bir çocuk gibi gülüyordun, bir kuş gibi ötüyordun ve okun değdiği yere bakıp: "İşte göğsümde bir kızıl güç açtı" diyordun (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından: Okun Ucundan, s.59). Memnunluğun en sarıcı terkibi: gurur ve güven (T. Buğra, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, s. 151) vb.