silindir anlamı Fr.cilindre
1. Alt ve üst tabanları birbirine eşit dairelerden oluşan bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine paralel iki yüzeyin sınırladığı cisim, üstüvane: § "
Deliklerinde bir cam tarak manzarası göstererek altında dönen koca silindirin kömürlerini tarayan "lavuar" daki hamlelerde, yıkanmış kömürleri de pusularından süzgeçlerle çekip…" -Ruşen Eşref Ünaydın, Bütün Eserleri, 45. 2. Metalleri inceltmek, kumaşları parlatmak, kâğıt üzerine baskı yapmak gibi işler için sanayide kullanılan merdane. 3. Motorlu taşıtların motorunda pistona güçlü bir itiş sağlamak için
gaz karışımının yandığı veya patladığı yer: § "
Bazı geceler makine dairesine geçerek, hafif bir kandil ışığı altında iki silindirin karşılıklı inip çıktığını seyrediyor..." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 130. § "
Bilmem kaç silindirin, şu kadar paranın ve saatte seksen kilometre süratin araya koyduğu fark ve imtiyazla ağızdan düşmez oldu." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 133. 4. Özellikle yol yapımında toprağı sıkıştırarak düzleştirmek için kullanılan genellikle motorlu araç: § "
Zaman bir silindir gibi geçip eski adetleri tuzla buz ediyor." -Necip Fazıl Kısakürek, Ahşap Konak, 254. § "
Sonra bacakları havada şişkin beygir leşleri, etrafına dalgaların sazları takılmış hayvan iskeletleri daracık köşe başlarını kaplayan Amerika markalı hantal silindirler, altlarına köpekler büzülüp çürümüş dolaplar." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 13, 58. § "
Roma ordu silindiri altında tuz-buz olmuş..." -Necip Fazıl Kısakürek, İhtilal, 56. 5. Silindir biçiminde olan: § "
Dördüncü katta uzunca boylu bir adamın başında silindir şapka bulunur ise mutlaka tavana değeceği kadar alçak tavanlı bir koridora açılan kapıyı dakkeylediler." -Ahmet Midhat Efendi, Demir Bey Yahut İnkişâf-ı Esrar, 391. § "
Hele ortalığın sıcaktan kavrulduğu bazı sayılı günlerde jaket-atay ve silindir şapka giyerek..." -Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 43. §
"Şimdilik bizim bildiklerimiz, giydiklerimiz fötr, melon, silindir, panama, hasır şapkalar ile öteden beri galata sokaklarında gördüğümüz çakanozlular ve benzerleri amele, serseri takımının başkalarından düşmeyen duldalığı olan olmayan kapelalar kırlarda, bahçelerde, sporlarda giyilen kasketlerdir." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 237.