sönmek, -er anlamı (nsz) 1. Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak:
"Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu." -T. Buğra. 2. Parlaklığını, ışığını yitirmek. 3. Hava veya başka bir
gaz ile şişirilmiş bir şeyin havası kaçıp şişkinliği inmek:
Balon söndü. 4.
jeol. Yanardağ etkinliğini yitirmek. 5.
mec. Duygular dinmek, yatışmak, etkisini yitirmek:
"Öfkeleri bir yaz fırtınası gibi birdenbire sönüverdi." -Ö. Seyfettin. 6.
mec. Gerilemek, parlaklık ve önemini yitirmek:
"Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü." -R. N. Güntekin. 7.
mec. Ses duyulmaz olmak. 8.
mec. Tükenmek, yok olmak, yitmek:
"Esmer lekeler, sönmüş sivilcelerden artakalan çukurlar, kabarcıklar yüzünü yayık ayranına çevirmiş." -S. Birsel.