boşanmak (-den) 1. Karı ve koca mahkeme kararı ile birbirinden ayrılmak:
"Ne oldu da kocasından boşandı, sen anladın mı?" -M. Ş. Esendal. 2. Hayvan, başlığından, koşum takımından veya bağından kurtulmak. 3.
(nsz) Birdenbire ve bol bol akmak:
"Bir zamandır kendimi tutamıyorum, gözyaşlarım birden boşanıyor." -E. E. Talu. 4.
(nsz) Baskı altında gergin duran bir şey, birden ve hızla kurtulmak:
"Vecihe, fazla kurulmuş bir zemberek şiddetiyle boşandı." -R. N. Güntekin. 5.
(nsz) Kapalı bir yerde bulunan insanlar birden dışarı çıkmak:
"Yoksa tımarhane mi boşanmıştı?" -Ö. Seyfettin. 6. Çok ağlamak:
"Gözlerinden yaşlar boşandı birden." -C. Uçuk. 7.
(nsz) mec. Dertlerini, yakınmalarını anlatmak. 8.
hlk. Sıyrılmak, kurtulmak:
"Sabırsız ellerle acele acele üst başından boşandı ve çıplak olarak denize atladı." -Halikarnas Balıkçısı.