şavk ne demek?
- 3 sözlük, 4 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
şavk anlamı
is. hlk. Işık.
is. hlk. Işık.
Tarama Sözlüğü
şavk anlamı
Işık, parıltı, şûle.
Işık, parıltı, şûle.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
şavk anlamı
Işık, aydınlık.
Işık, aydınlık.
Çığrı *Dinar -Afyon
*Eğridir köyleri -Isparta
Çamköy *Gölhisar -Burdur
-Denizli ilçe ve köyleri
-Aydın ilçe ve köyleri
-İzmir ilçe ve köyleri
*Alaşehir -Manisa
Demirkapı *Susurluk, *Edremit -Balıkesir
Rumkuş *Mudanya, Kabilbaba *Mustafa Kemal Paşa -Bursa
*Cide -Kastamonu
Şekeroba-Maraş
-Gaziantep
Ömerhacılı *Kaman -Kırşehir
-Sivas
-Yozgat
Çanıllı *Ayaş -Ankara
Bahçeli *Bor -Niğde
*Ermenek köyleri -Konya
Değirmenargı *Osmaniye -Adana
-İçel köyleri
Güzelsu *Akseki -Antalya
-Muğla köyleri
Hasköy -Edirne
*Lüleburgaz -Kırıkkale
*Çorlu -Tokat
Rumeli göçmenleri -İstanbul
şavk anlamı
Gösteriş, albeni.
Gösteriş, albeni.
Pınarlıbelen *Bodrum Muğla
şavk eş anlamlısı
ışık
is. 1. Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk: "Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi." -H. E. Adıvar. 2. Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç: Buraya bir ışık getirin. 3. Aydınlanmak için kullanılan elektrik: "Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı." -A. Ümit. 4. mec. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı: "Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu." -P. Safa. 5. mec. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb: "Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan." -N. Cumalı. 6. fiz. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma.
is. 1. Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk: "Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi." -H. E. Adıvar. 2. Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç: Buraya bir ışık getirin. 3. Aydınlanmak için kullanılan elektrik: "Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı." -A. Ümit. 4. mec. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı: "Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu." -P. Safa. 5. mec. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb: "Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan." -N. Cumalı. 6. fiz. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
