ayrık is. 1. Ayrık otu. 2.
sf. Ayrılmış:
"Yandan ayrık, tek tük gümüş pırıltılı saçları." -Y. Z. Ortaç. 3.
sf. Ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen, ayrıcalı, müstesna. 4.
sf. Kural dışı. 5.
sf. Düzgün ve uygun olmayan, çarpık:
"Apış arasına fazla tülbent ve mermerşahi tıkarak bebeği çarpık ve ayrık bacaklı, tenasüpsüz olmaktan korur." -R. H. Karay.
müstesna sf. (müstesna:) 1. Bir bütünün veya kuralın dışında olan, kural dışı, şaz. 2. Benzerlerinden üstün olan, benzerleri az bulunan:
"Kendisi bu resimlerin hepsinden daha sevimli, daha canlı, daha müstesna bir simaydı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Kural dışı. 4.
zf. Dışında, ayrı, hariç tutularak:
"Bir iki gazete müstesna, bütün İstanbul basını da Serbest Fıkra taraflısı idi." -F. R. Atay.