abajur anlamı Fr.abat-jour
1. Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan lamba siperi:§
"Üzerinde lale şeklinde pembe abajurlu bir lamba, acul tik taklı bir Revey maten ve küçük yazı masası..." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 10, 33. §
"Işığı masanın üstünde toplayan tavan abajurunun yanı başında ve abajurdan birkaç parmak yüksekte de bir kuş kafesi…" -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 94. §
"Koltuğun baş ucunda ve küçük abajurlu lambadan gelen ışık Altında Canan'ın yüzünü iyi görüyordu." -Peyami Safa, Canan, 208. §
"İpek dantelalı, canfes abajurlu lambaları dahi ihmal etmemeli ki bunlar, odanın ortasında, duvarlarında şöminesi üzerinde bulunan avize lamba, şamdan gibi gûnâgûn vesâit-i tenvîriyyeden başka ve yalnız yazıhaneye mahsus şeylerdir." -Ahmet Midhat Efendi, Taaffüf, 8. §
"abajur: Lamba şişelerinin üzerine geçirilen külah şeklindeki siper." -Ali Seydi, Lugât-i Ecnebiye. 2. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba: § "
Pembe abajurların tozları alındı." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 95. §
"Fakat zil çalacağı yerde dolabın üstündeki abajurun lambası yanmıştı." -Peyami Safa, Bir Tereddüdün Romanı, 11. §
"Dışarıdan akademi sınavlarına hazırlanıyor, birtakım öğrencilerle sürekli tartışıyor, daktilo kurslarına gidiyor, bir dükkâna abajurlar yapıp satıyor…
" -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 68. § "
Karşı köşede, ceset yeşili bir abajur aydınlığına oturmuş, ciddi bir İspanyol gitarıyla ıstırap çeken, adama sesleniyor: -… çalsana Vasili, Mozart Kahvesi'ni çalsana n'olur?" -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 247.