şezlong anlamı Fr.chaise longue
Üzerine uzanılabilecek biçimde
ayarlanan, döşeme yerine bez gerilen bir tür taşınılabilir koltuk: § "
Sacit ağzında bir sigara ile şezlonga uzanarak, dedikoduya benzer mevzularda konuşuyorlardı." -Peyami Safa, Şimşek, 102. § "
Birkaç saat önce parktaki şezlongda gördüğü çıplak ayaklı delikanlı, gözlerinin önünden bir kez daha, hızla geçiyor."
-Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 177. § "
Şezlonga uzanmış kız irisi." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 96. § "
Seccadelerden eski ince işlemeli Karabağ "verenisi" olanı şezlongun üzerine serilmiş." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar I, 37. § "
Yusuf, karısını bir şezlonga oturtarak, hasta bacağını başka bir iskemlenin şiltesi üzerine koydu..." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 20. § "
Şezlonglar sıra sıra, yan yana loşluklara çekilmiştir." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 15. § "
Altına da aynı renkten bir şezlong." -Elif Şafak, Mahrem, 162. § "
-"Şurada bir şezlong vardı," dedi Ceylan, burnunun ucuyla gösterdi." -Orhan Pamuk, Sessiz Ev, 51.