dalga is. 1. Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket:
"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." -A. Erhat. 2. Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem:
Sıcak dalgası. Aerobik dalgası. 3. Bir yüzeydeki kıvrım:
"Geniş dalgalarla uzanıp giden ovaların yüzünde ne bir köy görünüyor ne de ufacık olsun bir ağaç." -M. Ş. Esendal. 4. Saçların kıvrım genişliği. 5.
argo Gizli iş, dalavere:
"Film çevirme dalgasıyla para kazanıyorlardı." -S. F. Abasıyanık. 6.
argo Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu. 7.
argo Dalgınlık. 8.
argo Geçici sevgili. 9.
argo Geçici aşk ilişkisi. 10.
fiz. Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi:
"Kısık sesinin her dalgası içimi korkunç bir acıyla tırmalıyor." -H. E. Adıvar.
kasırga is. (kası'rga) 1. Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 veya daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr:
"Bu ağaç yalnız büyük bir kasırga ile silkeleniyor." -P. Safa. 2.
mec. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku:
"Bu, içimdeki şiiri, kasırgayı, hemen dindirdi." -H. E. Adıvar.