savmak (-i, -den) 1. İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak:
"Böylece Arif Ağayı başımızdan savar ve sizinle bir mehtap gezintisi yaparız." -R. N. Güntekin. 2.
(-i) Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek:
"Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız, belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam..." -R. N. Güntekin. 3. Geçirmek. 4.
(nsz) esk. Vakti geçmek:
Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli. 5.
(nsz, -e) İşleyip geçmek, etki etmek:
Soğuk içime savdı. uzaklaştırmak (-den, -i) 1. Uzağa götürmek:
"Allah rızası için şu adamları uzaklaştırın başımdan" -A. Kulin. 2. Çıkarmak, ayırmak:
"Apaçık bir yalanla kızı yanından uzaklaştırıyordu." -H. R. Gürpınar. 3.
mec. Yabancılaştırmak, ilgisiz bırakmak:
"Sen onu bozmak, işten uzaklaştırmak, züppeleştirmek için bilmezlikle elinden geleni yaptın." -M. Ş. Esendal.