yerleşmek (-e) 1. Yerine iyice oturmak, yerinde sabit olmak:
Bu taş buraya adamakıllı yerleşmiş. 2. Yer bulup oturmak:
"Arabaya, birbirine sıkışarak yerleştiler." -S. F. Abasıyanık. 3. Çalışmak üzere bir iş yerine başlamak:
Oğlu bankaya yerleşmiş. 4. Bir yerde oturmaya, yaşamaya başlamak:
"Rıza böylece ahırın üst katındaki dairesine yerleşti." -H. Taner. 5.
(nsz) Eşyayı yerli yerine koymak:
Taşındık, ama daha yerleşemedik. 6. Rahat bir biçimde oturmak:
Koltuğa iyice yerleşti. 7.
(nsz) mec. Yaygın duruma gelmek, tutunmak:
"Demokrasinin ne suretle yerleşip kalabileceği hakkında garip fikirleri vardır." -H. E. Adıvar. 8.
(nsz, -e) mec. Alışılmak, kullanılır olmak:
Birtakım yeni kelimeler zamanla yerleşiyor. 9. Sınav sonucuna göre herhangi bir eğitim kurumunda okumaya hak kazanmak, okumaya başlamak.