hazırlamak (-i) 1. Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek:
 "Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık." -Y. K. Karaosmanoğlu. 2.
 (nsz) Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek:
 Sözlük hazırlamak. 3. Önceden düzenlemek. 4. Önlem almak, sağlamak:
 Kış için kömürü hazırladık. 5. Sebep olmak, yol açmak:
 İç bölünmeler felaketi hazırlar. 6.
 (-i, -e) Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek:
 "Yine ömründe bir kez bile tiyatroya gitmemiş olan babamı ertesi hafta annem hazırladı." -A. Ağaoğlu. 7.
 (-i, -e) Alıştırmak:
 Onu kötü habere hazırladık. 8.
 kim. Bir maddeyi elde etmek.
 toplantı is. 1. Birden çok kimsenin belirli amaçlarla bir araya gelmesi, içtima:
 "Komisyon toplantısı bitsin de görürsünüz." -M. Ş. Esendal. 2. Bir meclisin bir yıl içindeki birleşimlerinin tümü. 3. Toplanma, bir araya gelme, kabarıklık oluşturma:
 "Gür kaşları başlangıçlarında kıvrık toplantılar yaparak incele incele uçlarında büsbütün sivrilirdi." -H. Z. Uşaklıgil.