Biz o halkı öldüren, taleplerine kulak
tıkayan rejime tavır alıyoruz.
We killed those people, listen to the demands of the regime obstructing take a stand.
Kaynak: haber.mynet.comSağ üst lobun bronşunu tam
tıkayan hilus kitlelerinde, kitleyi ve distalindeki atelektatik alanı sınırlayan transvers fissür S şeklini alır
Kaynak: Golden'in S işaretiYağışlardan sonra, Zhugqu şehrinin kuzeyindeki küçük bir nehri
tıkayan, yığınlardan meydana gelmiş doğal bir baraj oluştu. Baraj suyun
Kaynak: 2010 Kansu heyelanıYer yer sıcaklığın 8000 o C - 12000 o C aralığına çıktığı proses te soğutma ve ark aralığını
tıkayan aşındırılmış parçaların
Kaynak: ElektroerozyonEv tesisatının bozulması üzerine, Danny bir tesisatçı çağırır ve tesisatçı boruları
tıkayan şeyin Sally'nin nişan yüzüğü olduğunu keşfeder
Kaynak: Sally MalikSafra kesesinin kontraksiyonları ile sistik kanalı
tıkayan taş nedeniyle safra kesesi basıncının artması ile açıklanabilir. Ağrıya eşlik
Kaynak: KolelityazŞekli çözülmüş olan kristal yapısında, proteinin içindeki oyukta yer alan iki kolesteril ester molekülü ve tünelin iki ucunu
tıkayan iki
Kaynak: Kolesteril ester transfer proteiniYüzlerce gönüllü, pilot, Mısır üslerinin resmini çeken, savunma ekipmanlarını
tıkayan, Mısır emirlerini dinleyip bu bilgileri İsrail'e
Kaynak: Altı Gün Savaşı