ulamak ne demek?
- 5 sözlük, 12 sonuç.Divanü Lügati't-Türk
ulamak anlamı
ulamak, eklemek; ulaşmak ve buluşmka
ulamak, eklemek; ulaşmak ve buluşmka
Güncel Türkçe Sözlük
ulamak anlamı
(-i, -e) Eklemek, katmak, ilave etmek.
(-i, -e) Eklemek, katmak, ilave etmek.
Tarama Sözlüğü
ulamak anlamı
Eklemek, katmak, ulaştırmak.
Eklemek, katmak, ulaştırmak.
Türkçe - İngilizce
ulamak anlamı
fiil
1) link
fiil
1) link
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
ulamak anlamı
Eriştirmek.
Eriştirmek.
*Düzce -Bolu
ulamak anlamı
Uzamak.
Uzamak.
-Kütahya
-Sivas
ulamak anlamı
1. Balta, keser gibi gereçlerin bozulan ağızlarını kızdırarak düzeltmek, onarmak. 2. Lehimlemek.
1. Balta, keser gibi gereçlerin bozulan ağızlarını kızdırarak düzeltmek, onarmak. 2. Lehimlemek.
ulamak anlamı
Halı tellerini birbirine düğümsüz bağlamak.
Halı tellerini birbirine düğümsüz bağlamak.
*Bor -Niğde
-Bursa
ulamak anlamı
Ulumak.
Ulumak.
Vazıldan *Divriği -Sivas
ulamak anlamı
Aşı yapmak (ağaç için).
Aşı yapmak (ağaç için).
Civanyaylağı, Çiftepınar -İçel
ulamak anlamı
Balta, keser ağzını düzeltmek, onarmak.
Balta, keser ağzını düzeltmek, onarmak.
Çayağzı *Şavşat Artvin
ulamak anlamı
İri, aralıklı dikmek
İri, aralıklı dikmek
Darıveren *Acıpayam Denizli
ulamak eş anlamlısı
eklemek
(-i) 1. Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek: "Bahçeye doğru bir çıkma mutfak yaptırmış, bu koca balkonu eklemiştir." -T. Buğra. 2. (-i, -e) Bir şeyi ek olarak kullanmak: Bu kumaşı örtüye eklemeli.
(-i) 1. Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek: "Bahçeye doğru bir çıkma mutfak yaptırmış, bu koca balkonu eklemiştir." -T. Buğra. 2. (-i, -e) Bir şeyi ek olarak kullanmak: Bu kumaşı örtüye eklemeli.
ilave etmek
eklemek, ulamak: "Bu istilanın nasıl bir facia olduğunu Avrupa tarihçileri iyi yazdıkları için bir kelime ilave etmeye lüzum yoktur." -Y. K. Beyatlı.
eklemek, ulamak: "Bu istilanın nasıl bir facia olduğunu Avrupa tarihçileri iyi yazdıkları için bir kelime ilave etmeye lüzum yoktur." -Y. K. Beyatlı.
katmak
(-i, -e) 1. Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak: Sirkeye su katmak. 2. Bir araya getirmek: "Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve çocukları kuzulara katarak en olgun bir saadet içinde yaşamış." -H. E. Adıvar. 3. Birlikte göndermek: Kafileye muhafız katmak. 4. hlk. Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak.
(-i, -e) 1. Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak: Sirkeye su katmak. 2. Bir araya getirmek: "Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve çocukları kuzulara katarak en olgun bir saadet içinde yaşamış." -H. E. Adıvar. 3. Birlikte göndermek: Kafileye muhafız katmak. 4. hlk. Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
