Anladığım kadarıyla biraz
vurdumduymaz oluyor insan, biraz bencil.
I understand that some people are impervious, a bit selfish.
Kaynak: sabah.com.trBu futbolcunun
vurdumduymaz ve mutsuz durumunun vakit kaybetmeden çözülmesi lazım.
This football player and unhappy state of impervious need to be resolved immediately.
Kaynak: haber27.comBATE ile oynanan ilk maçta
vurdumduymaz hali az daha kalesinde golü görmeye davetiye çıkarıyordu.
Less than in the first match played by the state of BATE impervious releasing an invitation to the castle to see the goal.
Kaynak: haber.stargazete.comLaubali ve
vurdumduymaz tavırlarından bu küçük müfreze nin askerlerinin savaşı fazlaca ciddiye almadıkları anlaşılmaktadır. Serinkanlı
Kaynak: Çılgın Savaşçılarağırkanlı ve biraz da
vurdumduymaz Pauline Parker (Melanie Lynskey), sağlık nedenleriyle İngiltereden bu ülkeye gelmiş olan ve kendi
Kaynak: Cennet YaratıklarıJ.D'nin, hastanedeki ilk gününde tanıştığı
vurdumduymaz başhekim Dr. Kelso ve kendine has tedavi yöntemleri olan Dr. Cox arasında bir
Kaynak: Scrubs (dizi)Amirlerinin
vurdumduymaz ve aşağılayıcı tavırlarından bıkmış olan Armira'nın bu durum çok hoşuna gider. Artık o da bu kuklaya istediği
Kaynak: Japon Kuklası (oyun)şoför okulu öyküsünde davranış bozukluğu olan
vurdumduymaz bir kursiyerin (Michel Blanc) beceriksizlikleriyle eğitmenini (Jean-Luc Bideau)
Kaynak: Cumartesi CumartesiI. Andronikos zaten genel zalim tutumu ve Norman Sicilya Kırallığı'nın karadan ve denizden tehditlerine gösterdiği
vurdumduymaz tutum
Kaynak: III. Aleksios Angelosİmparatorluk, Yahudi tebaasına karşı sıklıkla
vurdumduymaz ve gaddar bir tutum takınmıştır. Milattan sonra 66 yılında, Yahudiler
Kaynak: Yahudi tarihi