açıklık is. 1. Açık olma durumu, aleniyet. 2. Uzaklık, mesafe:
"O köprünün açıklığı da hemen hemen aynı açıklıkta bizim köprüyle." -A. Kulin. 3. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. 4. Boş ve geniş yer, meydanlık. 5. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu:
Demokrasi bir açıklık rejimidir. 6.
ed. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh:
"Onlar bu faaliyetleriyle övünedursunlar konuşup yazmada açıklık erdemi yeter de artar bile gerçek aydınlara." -N. Uygur. 7.
fiz. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.
aydınlık is. 1. Bir yeri aydınlatan güç, ışık:
"Bir elektrik görmediğimizden titrek fener aydınlığına doyamazdık." -F. R. Atay. 2. Bir yapının ortasına gelen oda ve öbür bölümlerin ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk. 3.
sf. Işık alan:
Aydınlık bir oda. 4.
sf. mec. Kolay anlaşılacak derecede açık olan, vazıh:
Aydınlık bir söz. 5.
sf. mec. Kötülükten uzak, temiz, saf:
Aydınlık bir yüz.