vürut, -du anlamı is. (vüru:t) esk. Geliş, gelme: "Ben onun yatağa bu suretle vüruduna hayret ederken o, gözlüklerini çıkarıp yanındaki masanın üstüne koydu." -M. Ş. Esendal.
vürut eş anlamlısı
gelme is. 1. Gelmek işi. 2. sf. Gelmiş olan: Avrupa'dan gelme bir televizyon. 3. sf. Yetişme: İyi aileden gelme çocuk. 4. fiz. Bir ışının, kaynağından çıkarak bir ayna yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine erişmesi.