Bu göstergeler sektörde güçlü rekabetin çok
yalın ifadesidir'' diye konuştu.
These indicators are very simple expression of the strong competition in the sector,'' he said.
Kaynak: sabah.com.trYalın bir şekilde hayatıyla ilgili bir karar alıyor.
Taking a decision about his life in a simple manner.
Kaynak: aksam.com.tr Şöyle bir şey var, önceki romanlara göre daha
yalın bir hikaye bu, iki insan karşılaşır, üç zamanda şunlar olur.
We have something like the previous novels, this story than a simple two-person encounters, three time, this is what happens.
Kaynak: ntvmsnbc.comTürkçe de ismin hâlleri; sözcük leri belirtme (yükleme) yönelme, bulunma ve ayrılma açısından tanımlayan, etkilenen sözcüğün
yalın hâli ve
Kaynak: İsmin hâlleriDoğu Avrupa, en
yalın açıklamayla Avrupa kıtası 'nın doğu kesimi. Doğu Avrupa terimi, Soğuk Savaş döneminde jeopolitik bir birliği ifade
Kaynak: Doğu AvrupaEtik veya en
yalın tanımıyla töre bilimi. Etik terimi Yunanca ethos yâni "töre" sözcüğünden türemiştir. Aksiyoloji dalı olan etik,
Kaynak: EtikKükürt, limon sarısında ametal ,
yalın katı cisimdir (simgesi S olan kimyasal bir elementtir). Kükürt doğada yaygın olarak bulunan bir
Kaynak: KükürtMüzikal kendine özgü,
yalın bir olay örgüsü olan, müzik , dans ve diyalog ların olaylarla bütünleştiği duygusal ve eğlendirici sahne
Kaynak: MüzikalFiziksel kimya, organik ya da inorganik,
yalın ya da karışım halindeki kimyasal sistemleri fizik yasaları yöntemleriyle inceleyen bilim
Kaynak: Fiziksel kimya