Tutanaklarda bankanın tahvil alım programını durdurmak veya
yavaşlatmak zorunda kalabileceği görüşü yer aldı.
The bank's bond purchase program may be forced to stop or slow down the minutes took place in opinion.
Kaynak: kanalb.com.trNüfus artış hızındaki kötüye gidişi
yavaşlatmak için asıl yapılması gereken refahı ve sosyal güvenliği yaygınlaştırmaktır.
Population growth rate to slow down the deterioration of welfare and social security, is to extend to the original.
Kaynak: haberturk.comİkilinin önerisine göre, Sosyal Güvenlik yaşam maliyeti ödemelerindeki büyümeyi
yavaşlatmak için enflasyon göstergelerinin revize edilmesinden de ekstra tasarruf sağlanılacak.
According to the duo's proposal, to slow the growth of Social Security payments, the cost of living in the revision of inflation indicators sağlanılacak extra savings.
Kaynak: bloomberght.comGenel olarak kanserin yayılımını önlemek ve büyümesini
yavaşlatmak, kanserin kontrol altında tutulması olarak kabul edilmektedir.
Kaynak: KemoterapiBirliğin arkasındaki gerçek neden; Fransa'nın düşmanlarını bu birlikle durdurmak veya
yavaşlatmak isteğidir. Bu sayede örneğin İspanyol
Kaynak: Ren BirliğiSholes bu problemin çözümü için, kullanıcının yazım hızını
yavaşlatmak üzere harflerin yerlerini alabildiğine karıştırarak en çok
Kaynak: Q klavyeKoruma Vakfı ) katıldığı "Dünya Saati", küresel iklim değişikliğini durdurmak amacıyla küresel ısınmayı
yavaşlatmak zorundalığını öngörmektedir.
Kaynak: Dünya Saatihalindeki atomların hareketlerini
yavaşlatmak için kullanılan bir teknik olan lazer soğutma ya olan katkıları için" Nobel Fizik Ödülü 'nü kazandı.
Kaynak: William D. PhillipsBülent ve gitarist Coşkun çesitli sebeplerden dolayı gruptan ayrıldılar, bu dönemde Cenotaph çalışmalarını bir süre
yavaşlatmak zorunda kaldı.
Kaynak: Cenotaph (müzik grubu)Ayrıca Ruslar, Alman kuvvetlerini
yavaşlatmak için mayın döşemeye başladılar. Mayın döşemek, birçok yolu Alman kollarının ilerleyişine
Kaynak: Smolensk Muharebesi (1941)Otomobili
yavaşlatmak veya durdurmak için fren pedalına basarız. Konvensiyonel fren sistemlerinde fren pedalına uyguladığımız kuvvet, fren
Kaynak: Fren sistemiOrdu'ya bağlandı Bu kolordunun ihtiyat unsurlarından olan 14. Piyade Tümeni , Orşa'nın kuzeyindeki Sovyet ilerlemesini
yavaşlatmakKaynak: Vitebsk-Orşa TaarruzuAslında tahliye olmadığını ordunun hava alanını enfeksiyon yayılmasını
yavaşlatmak ve birkaç enfeksiyonlu öldürmek için bombaladığını
Kaynak: Left 4 DeadBu sırada Leon ve Ashley' de ki parazitlerin gelişimini
yavaşlatmak için Luis biraz ilaç yapar. Leon' a hem bu ilacı hemde parazitin bir
Kaynak: Resident Evil 4Dinamit bazı silahlı güçler tarafından, düşmanı
yavaşlatmak üzere yol ve köprü lerin tahrip edilmesinde de kullanılmıştır. Yaygın inanışın
Kaynak: DinamitBu azalmanın hızını
yavaşlatmak için bazı yöntemler denenmiştir. IPv4′ün sayısının muhtemel yetersizliğini engellemek içinde kurumlar, ev
Kaynak: NATkadar gelişti ki molekülleri
yavaşlatmak yerine hızlandırabilmeye de başladı, bu da hedef aldığı objenin ya da kişinin patlamasına neden oluyor.
Kaynak: CharmedDolayısıyla, bu akımdan bir Cooper çiftini çıkarmak (
yavaşlatmak) enerji isteyen bir olay, normal dirençli metallerdeki gibi dışarıya
Kaynak: Süperiletken"Avrupalı Yahudilerin Yok Edilmesi" adlı kitabında Raul Hilberg şöyle yazar; "Romanya'da atılan adımları zaptetmek ve
yavaşlatmak için
Kaynak: Demir MuhafızlarBenzinli araçları motor freni aracı
yavaşlatmak için hız kesici olarak kullanılabilir. Eğer vites küçültüp gaza basılmadan beklenirse
Kaynak: Hız kesicitarafından parçalanmaya (proteoliz) duyarlı ise, bu işlemin hızla tamamlanması ve özütün soğuk tutulması tercih edilir, proteolizi
yavaşlatmak için.
Kaynak: Protein saflaştırmasıAğustos başlarında Hitler, Sovyet taarruzlarının durdurulamayacağını anladı ve Kızıl Ordu taarruz kapasitesini
yavaşlatmak için bir dizi
Kaynak: Dinyeper Taarruzu