değişik sf. 1. Değiştirilmiş, muaddel:
Yasanın değişik onuncu maddesi gereğince... 2. Alışılmışın dışında bir özelliği bulunan:
"O güne kadar görülmemiş türden, değişik bir dergiydi." -A. Kutlu. 3. Farklı:
"Program müdürümüzün sesi acaba aradığım değişik ses olamaz mıydı?" -A. Ağaoğlu. 4.
is. hlk. Yedek iç çamaşırı, giyecek:
Hiç değişiğim kalmadı. 5.
is. hlk. Çok hastalık geçirerek gelişmemiş çocuk.
farklı sf. Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı:
"En dipte ikişer ayak merdivenle çıkılan ayrı iki odada farklı aileler otururlardı." -A. Kutlu.