harap sf. 1. Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran:
"Duvarları yıkılmış, çatıları yanmış, harap bir köyün hizasına gelince yaver atından atladı." -Ö. Seyfettin. 2. Bitkin, yorgun, perişan:
"Kiraz yemekten insanlar harap, perişan olurdu." -R. H. Karay. 3.
esk. Çok sarhoş.