Ben bundan şikayetçi değilim ama kolay da değil.
Yıpratıcı bir şey.
I'm not complaining, but it's not easy. Aggressive thing.
Kaynak: hurriyet.com.trBurak önde
yıpratıcı pres yaptı,Drogba kendisine gelen hemen hemen her topu olumlu kullandı.
John was pressing ahead harsh, almost every ball that came his way Drogba used positively.
Kaynak: aksam.com.trErkoçlar'ın örneğindeki gibi biyolojik olarak kadınken erkek olmak isteyen bir kişinin ameliyat süreci çok zor ve
yıpratıcı.
Erkoçlar'ın as in the case of a person who wants to be biologically male kadınken surgery is very difficult and exhausting process.
Kaynak: pressturk.comZamanın
yıpratıcı etkisi ve birazda insanımızın define merakı yüzünden çok kötü durumda olan Kaynar Kalesi izinsiz olarak yapılan kazılarla
Kaynak: Kestel, BucakBaşörtüsü, başı özellikle saç ları
yıpratıcı dış etkenlerden korumak, örtünmeyi sağlamak, tanınmamak için kullanılan başın üst kısmının
Kaynak: BaşörtüsüTürk boyu olan Kumanlar 'dan yardım da almışlardı. Trakya ve Makedonya 'daki Bizans lejyonlarına oldukça
yıpratıcı saldırılara giriştiler.
Kaynak: Ulah-Bulgar AyaklanmasıHaşıllamadaki amaç dokuma sırasındaki
yıpratıcı etkilerden iplikleri korumaktır. Haşıl maddeleri filim oluşturabilen belirli bir yapışma ve
Kaynak: HaşıllamaOrdu, ulusal sınırları savunmakla birlikte askeri stratejisini, saldıran orduyu sınırda tutarak
yıpratıcı bir savunma taktiği uygulamak
Kaynak: Finlandiya Savunma KuvvetleriDeniz rezervleri; Karadaki "milli park" uygulamalarıyla benzeşen, balıkçılık da dahil olmak üzere her türlü yıkıcı ve
yıpratıcı insan
Kaynak: Dünya Okyanus Günüİnsanlık tarihine ışık tutan bu eserlerin günümüze ulaşmasının sebebi ise zamanla toprakla dolan mağarada ışık ve hava gibi
yıpratıcıKaynak: Altamira mağarasıÇoğunlukla tehlikeli ya da
yıpratıcı olarak adlandırılan meslek dallarında çalışanlara erken emeklilik hakkı tanınır. Bununla birlikte,
Kaynak: Türkiye'de Emeklilik SistemiCibril'e göre Filistinliler
yıpratıcı savaş la savaşı kazanacaklardır. Habaş ve diğer Filistinli gruplarla birlikte davranarak, İsrail
Kaynak: Ahmed CibrilKalkanın kenarları pirinç ya da deri ile kaplanarak çevrenin
yıpratıcı etkisine karşı güçlendiriliyor ve bu kaplamalardan bazı durumlarda
Kaynak: ScutumBu
yıpratıcı rejim ve zorlu çalışmalarla geçen uzun yıllar onu fiziksel açıdan oldukça güçsüz bıraktı. Tüm yaşamını paylaştığı kadının
Kaynak: Eugène AtgetBu yemekte geçen konuşmalar sonucu,
yıpratıcı bir kişilik sorgulaması, bir tür itiraflar zinciri ortaya çıkacaktır. Kadrosu: (İstanbul Devlet
Kaynak: Yeraltından Notlar (oyun)Eski Başbakan Chirac'ın UDF'ye sert eleştirileri ve Chirac ile D'Estaing arasındaki
yıpratıcı rekabet, 1981 yılındaki Cumhurbaşkanlığı
Kaynak: Fransız Demokrasisi için BirlikDiğer grup üyeleri ise
yıpratıcı geçen iki albümlük sürecin sonunda daha özgürce çalışabilecekleri bir plak firması bulmaya karar
Kaynak: Flört (müzik grubu)Oldukça kırılgan ve nazik bir şey (Larks' tongues -tarlakuşu'nun sözleri-)
yıpratıcı, kemirici,asidik bir maddeyle çevrilmişti
Kaynak: Larks' Tongues in AspicABD'nin uzun ve
yıpratıcı bir savaşın ardından Vietnam 'dan yenilerek geri çekilmesi, CIA örgütünün başta Ortadoğu ve Uzakdoğu olmak üzere
Kaynak: Akbabanın Üç Günü