bitki is. bit. b. Bulunduğu yere kökleriyle tutunup gelişen, döl veren ve hayatını tamamladıktan sonra kuruyarak varlığı sona eren, yosun, ot, ağaç vb. canlıların genel adı, nebat.
ısı is. 1.
fiz. Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına, bir iş yapmasına neden olan fiziksel enerji:
Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır. 2. Doğal vücut sıcaklığı, hararet:
İnsan vücudunun doğal ısısı 36,5 °C'dir. 3. Hastalığın etkisiyle ortaya çıkan vücut sıcaklığı. 4. Sıcaklık:
"Güneşin ateşinden yeryüzünde karası da denizi de ısı tütüyordu." -Halikarnas Balıkçısı.
ışık is. 1. Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk:
"Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi." -H. E. Adıvar. 2. Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç:
Buraya bir ışık getirin. 3. Aydınlanmak için kullanılan elektrik:
"Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı." -A. Ümit. 4.
mec. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı:
"Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu." -P. Safa. 5.
mec. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb:
"Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan." -N. Cumalı. 6.
fiz. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma.