sanmak
(nsz) 1. Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek: "Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." -A. Ağaoğlu. 2. Gibi gelmek, farz etmek: "Bu hareketimi tamamıyla histen gelen bir şey sandı." -P. Safa. 3. Bir şey veya kimsenin ... olduğunu düşünmek: "Doktor Sevim, hastayı ilk gördüğü an kendinde değil sanmıştı." -A. İlhan.

Bu kadar ev arasından bu evi bir han zannetmek, babamın eski arkadaşını da hancı zannetmek!" diye söylenir. Amerikan Bağımsızlık Savaşı
Kaynak: Makaroni (moda)

sahip olmadan, garbın tekniğine kavuşabileceğimizi, sanayileşeceğimizi, devamlı bir şekilde kalkınabileceğimizi de zannetmek büyük bir hatadır.
Kaynak: Mümtaz Turhan

bir buluşun kabul edilirliğini -doğruluğunu değil- belirlemeye yarayan kaba bir araçtan öte bir şey olduğunu zannetmek tabii ki bir hata oldu.
Kaynak: Akran denetimi

Akşemseddin (1389-1459) Maddet-ül Hayat'ta geçen "Hastalıkların insanlarda teker teker peyda olduğunu zannetmek yanlıştır. Hastalıklar
Kaynak: Abiyogenez