anlayışlı sf. 1. Anlayışı olan, ferasetli, izanlı, zeki. 2. Hoşgörülü:
"Bu evin içinde hatta belki bu dünyada en anlayışlı dost sizsiniz benim için." -P. Safa. 3.
zf. Hoşgörülü bir biçimde:
"Kocasına bir şeyler demek, anlayışlı, şefkatli davranmak istiyor." -A. İlhan.
uyanık sf. 1. Uyumamış, bidar:
"Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu." -A. İlhan. 2. Uykudan uyanmış. 3.
mec. Açıkgöz, kurnaz, cingöz:
"Ayrıca son derece zeki ve uyanık bir genç kız vardı." -H. Taner. 4.
mec. Yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan, müteyakkız. 5.
mec. Bilgisizlikten kurtulmuş, bilgili:
"Zeki ve uyanık kişilerle dostluk kadar iyi bir şey olamaz." -S. Birsel.
zeki sf. (zeki:) 1. Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek:
En zeki hayvan maymundur. 2. Çabuk ve kolay kavrayan:
"Bildiğim, onun zeki bir genç olduğu ve ara sıra sevimli, ufak şiirler yazdığıdır." -M. Ş. Esendal. 3. Zekâ varlığı gösteren:
"İnce, zeki bir kalemi vardı." -Y. Z. Ortaç.