ziya ne demek?
- 2 sözlük, 2 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
ziya anlamı
is. (ziya:) esk. Işık, aydınlık: "Dışarıda batmış güneşin bıraktığı ziya artık fersizleşiyor." -R. H. Karay.
is. (ziya:) esk. Işık, aydınlık: "Dışarıda batmış güneşin bıraktığı ziya artık fersizleşiyor." -R. H. Karay.
Kişi Adları Sözlüğü
Ziya anlamı Köken: Ar.
Söyleyiş: (ziya:) Cinsiyet: Erkek
Işık, aydınlık.
Söyleyiş: (ziya:) Cinsiyet: Erkek
Işık, aydınlık.
ziya eş anlamlısı
aydınlık
is. 1. Bir yeri aydınlatan güç, ışık: "Bir elektrik görmediğimizden titrek fener aydınlığına doyamazdık." -F. R. Atay. 2. Bir yapının ortasına gelen oda ve öbür bölümlerin ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk. 3. sf. Işık alan: Aydınlık bir oda. 4. sf. mec. Kolay anlaşılacak derecede açık olan, vazıh: Aydınlık bir söz. 5. sf. mec. Kötülükten uzak, temiz, saf: Aydınlık bir yüz.
is. 1. Bir yeri aydınlatan güç, ışık: "Bir elektrik görmediğimizden titrek fener aydınlığına doyamazdık." -F. R. Atay. 2. Bir yapının ortasına gelen oda ve öbür bölümlerin ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk. 3. sf. Işık alan: Aydınlık bir oda. 4. sf. mec. Kolay anlaşılacak derecede açık olan, vazıh: Aydınlık bir söz. 5. sf. mec. Kötülükten uzak, temiz, saf: Aydınlık bir yüz.
ışık
is. 1. Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk: "Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi." -H. E. Adıvar. 2. Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç: Buraya bir ışık getirin. 3. Aydınlanmak için kullanılan elektrik: "Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı." -A. Ümit. 4. mec. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı: "Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu." -P. Safa. 5. mec. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb: "Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan." -N. Cumalı. 6. fiz. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma.
is. 1. Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk: "Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi." -H. E. Adıvar. 2. Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç: Buraya bir ışık getirin. 3. Aydınlanmak için kullanılan elektrik: "Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı." -A. Ümit. 4. mec. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı: "Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu." -P. Safa. 5. mec. Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb: "Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan." -N. Cumalı. 6. fiz. Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma.
"ziya" için örnek kullanımlar
Sivassporlu oyuncu Ziya kırmızı kart görerek oyun dışında kaldı 52.
Zia Sivassporlu player out of the game was seeing a red card 52
Kaynak: habervitrini.comBu pozisyonda Ziya, kırmızı kart görerek takımını10 kişi bıraktı.
In this position, Zia, seeing a red card left takımını10 person.
Kaynak: fotomac.com.trHafif sakatlıkları bulunan Ediz ve Ziya takımda ayrı koşu çalışması yaptı.
Mild injuries Eaton and Zia in a separate run in the team did work.
Kaynak: haber3.comPenaltı noktasını gösteren hakem Aydınus, Ziya'yı kırmızı kartla oyun dışı bıraktı.
Penalties which point the referee Aydinus, Ziya 't left out of the game with a red card.
Kaynak: fanatik.com.trYakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
