düzelmek (nsz) 1. Düz duruma gelmek, düzleşmek:
Burada toprak basıla basıla düzelmiş. 2. Kötü, bozulmuş bir durumdayken düzenli duruma gelmek:
"Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez." -Ç. Altan. 3. Soğuk ve yağış azalmak. 4. Hasta iyileşmek:
"Sen merak etme, yavrucak yakında düzelir." -Halikarnas Balıkçısı.
onmak (nsz) 1. Daha iyi bir duruma girmek, salah bulmak:
"Sakın kesme, yaş ağaca balta vuran el onmaz." -M. E. Yurdakul. 2. Eksiği kalmayıp gönül ferahlığına ermek, mutlu olmak, mesut olmak. 3. Hastalıktan, dertten kurtulmak, şifa bulmak, felah bulmak, iflah olmak.