O yüzden belki de hak ediyorsunuz bu şekilde yaşamayı,
acınası ve aç.
So maybe you deserve to live in this way, miserable and hungry.
Kaynak: blog.radikal.com.trÖzellikle işiniz benim gibi yazmak ise, çok
acınası bir durum!
Especially if your like me write a very pathetic situation!
Kaynak: blog.radikal.com.trBu kadar
acınası duruma düşmenin karşılığında ne alıyor peki bu insanlar?
So what is so pathetic situation for fall are these people?
Kaynak: sonsayfa.comBu
acınası insan herkesin şamar oğlanı haline gelmişken bir kaza herşeyi değiştirecek ve köyde sistemli bir cinayet salgını
Kaynak: Sil Baştan (film, 1981)Mimin doruğa ulaştığı bu son
acınası bir yenilgiyi değil, belki de bilinçli bir isyanı, insanın itaate kasten karşı çıkmasını
Kaynak: Sözsüz Oyun IYa da güzelliklerini , bencil erkekler uğrunda harcayan
acınası âşıklardır. Ne var, kimi güzeller de yüreklerinden yükselerek yüzlerine
Kaynak: Zühtü BayarEn sonunda, o ruhen yıkılmalı ve hayıflanmalıdır, 'Ne
acınası biriyim ben! Yüreğimden içeri ne sokuldu benim? Vicdanım dayanma gücümü ve
Kaynak: Thomas Müntzersöylese de hem planlarının devamını getirmek, hem de
acınası bir sondan kurtulmak için Snape 'e zamanı geldiğinde onu öldürmesini söylemiştir.
Kaynak: Albus DumbledoreKurosawa'nın varoluşçu felsefesini en iyi yansıtan filmlerinin başında gelen "Ikiru"nun çalışmaktan hayatı ıskalamış
acınası baş
Kaynak: Yaşamak (film, 1952)Gerçek sorumlulukları olan evli bir kadın, karışık duyguları olan
acınası bir kızdım. Kendimde korkunç derecede bir şeyin olduğunu
Kaynak: Mary MartinHaddok'un soyadı Hergé'nin eşiyle olan bir sohbetinden çıkmıştır, bu sohbette karısı Haddock'un (mezgit) "
acınası bir İngiliz balığı"
Kaynak: Tenten'in Maceraları