This is an unpleasant
affliction and must have been at the age of 86 painful.
Bu hoş olmayan bir ızdırap olduğunu ve 86 ağrılı yaşta olmalıydı.
Kaynak: deccanchronicle.comFor Huang, the harvest season has become "the season of
affliction."
Huang için, hasat mevsimi "ızdırap sezon" haline geldi.
Kaynak: news.xinhuanet.comWe're finding that ageing isn't the irreversible
affliction that we thought it was.
Biz yaşlanma biz olduğunu düşündüm geri döndürülemez ızdırap olmadığını buluyoruz.
Kaynak: nationalreview.comAffliction occurs when a child inherits the same flawed DNA string from both parents.
Bir çocuğun her iki ebeveyn de aynı hatalı DNA dize miras zaman Affliction oluşur.
Kaynak: startribune.com addition to pain and unpleasantness, include distress, sorrow, unhappiness, misery,
affliction, woe, ill, discomfort, displeasure, disagreeableness.
Kaynak: Suffering