Here and there, missing ceiling tiles
betray evidence of errant throws.
Burada ve orada, eksik tavan döşemesi hatalı atış kanıtlar ihanet.
Kaynak: centredaily.comOnly in the nineties did he begin to
betray what all this meant to him.
Sadece doksanlı yıllarda onun bu ona ne demek ihanet başladınız.
Kaynak: independent.co.ukRead them out loud, that their brevity might
betray the method's simplicity.
Kendi kısalık yöntemin basitliği ihanet olabilir, onları yüksek sesle okuyun.
Kaynak: thestar.comIt is cruel of them to
betray the trust of those who voted the party.
Bu partiye oy verenlerin güvenini ihanet onları acımasız.
Kaynak: nst.com.my