The guilt ricochets like a
billiard ball in my chest all day.
Suçluluk Göğsümde bir bilardo topu bütün gün gibi ricochets.
Kaynak: opinionator.blogs.nytimes.comThat would explain Europa's
billiard ball smoothness.
Bu Europa'nın bilardo topu düzgünlüğü açıklıyor.
Kaynak: digitaljournal.comHe grins and grooves each time he hits a
billiard ball by rolling a cue ball down the carpeted table.
O sırıtıyor ve oluklar o halı tablo aşağı bir isteka topu yuvarlayarak bir bilardo topu vurur her zaman.
Kaynak: postbulletin.comMy grandfather looked like a
billiard ball.
Büyükbabam bir bilardo topu gibi görünüyordu.
Kaynak: armenianweekly.com