Along the way it was revealed that Duffy tried to
cadge a P.E
Along the way it Duffy PE cadge çalıştığı ortaya çıktı
Kaynak: theguardian.pe.caSo we wander out and smoke a joint or
cadge a beer or meet friends and talk our own talk.
Bu yüzden dışarı dolaşırım ve ortak bir duman ya da bir bira cadge veya arkadaşlarla buluşmak ve kendi konuşma konuşmak.
Kaynak: thepeoplesvoice.orgThe only way it can sate its desire to spend is to
cadge further revenue under the guise of tax reform.
Harcama arzusunu doyurmak olabilir tek yolu vergi reformunun kisvesi altında ileri gelir cadge etmektir.
Kaynak: online.wsj.comBut they need each other: Lore needs Thomas to deflect attention from her group and Thomas needs Lore's baby brother to
cadge food from sympathetic strangers.
Ama birbirlerini gerekir: Lore onu gruptan dikkatini saptırmak için Thomas ihtiyacı ve Thomas sempatik Yabancılardan gelen gıda cadge için Lore bebek kardeşinin ihtiyacı var.
Kaynak: washingtonpost.comIn essence, it became a crime in England and Wales to be homeless or to
cadge subsistence money. When the Act was passed, criticism of it
Kaynak: Vagrancy Act 1824C :
cadge from
cadger. caretake from caretaker. cavitate from cavitation. cherry from Old French cerise, treated as English plural. Chess (river)
Kaynak: List of English back-formations