bavul anlamı İt..baule
Yolculukta, içine eşya konulan büyük çanta: §
"Ben de zaten, kaç gündür, Yalova'ya gideceğim diye Oktay'a kitap bavulumu hazırlatıyordum, diye iki kanadı kitap gibi açık duran bavulu gösterdi." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar IV, 16. §
"Benim elimde bavulum, genç kızın elinde bir küçük çanta vardı." -
Reşat Nuri Güntekin, Damga, 95. §
"Müfit yalnız kalacak, o vakit lüzumlu eşyayı ayırmak ve bavula, çantalara koymak..." -Peyami Safa, Şimşek, 151. §
"Bavul kapağı üstünde bir yatak çarşafı, havlu ve küçük bir lavanta çiçeği vardı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, 129. §
"Bu koku kamaranın hemen her yanını kaplayan kötü cinsten irili ufaklı bavul ve çantaların fena tabaklanmış kokusuyla birleşerek havayı isim verilmez bir sinsi taaffünle ağırlaştırmıştı." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 18. § "
Bazı arkadaşların bavullar içinde eşyaları geldi; fakat bazılarının da henüz benimki gibi gelmedi." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 17. § "
Eve döndüğü zaman, bir şey aramak için açtığı bavulunda tabancasını göremedi." -Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 32.