Create a
congenial atmosphere for talks and come up with a specific agenda.
Görüşmeler için bir cana atmosfer oluşturma ve belirli bir gündem ile gelip.
Kaynak: bdnews24.comHe was deliberative,
congenial, approachable, and most important, practical.
O pratik, müzakereci cana, cana yakın ve en önemlisi oldu.
Kaynak: themoderatevoice.comThey're pleasant,
congenial and happy to explain and to hear anyone's input.
Onlar açıklamak ve kimsenin giriş duymak hoş, cana ve mutluyuz.
Kaynak: gazettetimes.comBy contrast, the feeling between the teams here is far more
congenial.
Buna karşılık, burada takımlar arasındaki duygu çok daha zevkli.
Kaynak: goal.blogs.nytimes.com"reflects the respect and admiration of the delegate's peers, who voted for her as the most
congenial, charismatic and inspirational participant."
Kaynak: Miss USA special awards