The lack of opposition to Obama's kill list policy is a national
disgrace.
Obama'nın öldürmek listesi politikasına muhalefetin eksikliği ulusal bir rezalet.
Kaynak: globalresearch.caSame club, same history, but same unpaid debt and, therefore, same
disgrace.
Aynı takım, aynı tarihe, ama aynı ödenmemiş borç ve, dolayısıyla, aynı rezalet.
Kaynak: scotsman.comThis result was no
disgrace on a difficult afternoon for the Tigers.
Bu sonuç Kaplanları için zor bir öğleden sonra hiçbir utanç oldu.
Kaynak: sussexexpress.co.ukThat's unheard of, and that's a
disgrace, and that's embarrassing.
Bu duyulmamış, ve bu bir rezalet, ve bu utanç verici.
Kaynak: mlive.comHe described as a "thundering
disgrace" President Cearbhall Ó Dálaigh 's refusal to sign the Emergency Powers Act, 1976, instead using
Kaynak: Paddy DoneganPolitical rehabilitation is the process by which a member of a political organization or government who has fallen into
disgrace, is
Kaynak: Political rehabilitation