As much as Baines tried to hide his
displeasure, he was visibly miffed.
Baines hoşnutsuzluğunu gizlemeye çalıştı kadar, o gözle görülür miffed yapıldı.
Kaynak: expressandstar.comChina stuck between support for North Korea and
displeasure with nuke test.
Çin Kuzey Kore için destek ve atom bombası testi ile hoşnutsuzluk arasında sıkışmış.
Kaynak: english.hani.co.krCity demonstrates
displeasure over downsizing of state office complex.
Şehir devleti ofis kompleksi küçülme üzerinde hoşnutsuzluğunu göstermektedir.
Kaynak: exponent-telegram.comAny
displeasure over his previous contract situation will likely subside, too.
Onun önceki sözleşme durumla ilgili herhangi bir hoşnutsuzluk, çok büyük olasılıkla azalacaktır.
Kaynak: bleacherreport.com