Can you imagine boarding a trotro after a day of stressful work only to be welcomed with
earsplitting and thunderous music?
Sadece kulakları sağır edici ve gürleyen müzik ile memnuniyetle olmak stresli bir iş günü sonra trotro binmeden hayal edebiliyor musunuz?
Kaynak: vibeghana.comSeveral years ago, officials in South Pittsburg, Tenn., began using that city's old,
earsplitting siren during severe weather events.
Birkaç yıl önce, Güney Pittsburg, Tenn, yetkililer şiddetli hava olayları sırasında o şehrin eski, kulakları sağır eden siren kullanmaya başladı.
Kaynak: fireengineering.comFrom the opening tip until the final buzzer, the thunderous Willingboro student section cheered on their classmates at an
earsplitting volume.
Ucu açıklık itibaren final maçının kadar gürleyen Willingboro öğrencinin bölümünde bir kulakları sağır edici ses tesisindeki arkadaşları tezahürat.
Kaynak: phillyburbs.comIT may not have been as
earsplitting as the teenage acclaim directed at Justin Bieber in the O2 last weekend, but make no mistake, this was rapture a la mode UNESCO.
BT O2 geçen hafta sonu Justin Bieber yönelik genç beğeni gibi kulakları sağır edici gibi oldu, ama hata yapma olabilir, bu tutsaklık a la mode UNESCO oldu.
Kaynak: independent.iepermanent compound modifiers that have become solid over a longer period, especially in American usage:
earsplitting, eyecatching, and downtown .
Kaynak: English compoundThe highlight of the Pooram is the Vedikettu, or fireworks (on the night of the Pooram day), featuring
earsplitting noises and everlasting
Kaynak: Manisseryinferiorly mild and intimidated parents, flinging himself into destructive,
earsplitting, and violent temper tantrums when his requests are not met.
Kaynak: The Town Santa Forgot