At first, only a large hazy atmosphere begins to
enshroud the once inactive comet.
İlk başta, sadece büyük bir puslu atmosfer kez inaktif kuyrukluyıldız sarmalamış başlar.
Kaynak: westislandgazette.comThe one day I decide not to
enshroud my phone in its rubber case, it falls from my hand on the sidwalk and a web of cracks shoots through the black surface, tiny pieces of glass crumbling off.
Ben onun kauçuk durumda benim telefon örtmek için değil karar bir gün, o sidwalk elimden düşer ve cam küçük parçalar siyah yüzeyi ile çatlaklar sürgünlerin bir web kapalı çökmekte.
Kaynak: forbes.comAll his writing shows an interest in the power language has to
enshroud true meaning. The language we use, forces upon us a
Kaynak: Georg JohannesenMythology is a magic mist or veil which the Tuatha Dé Danann uses to
enshroud themselves, rendering their presence invisible to human
Kaynak: Féth fíada