Eyewitness account: Shahzeb's sister identifies Shahrukh, other accused.
Görgü hesabı: Shahzeb kardeş Shahrukh, diğer sanık tanımlar.
Kaynak: tribune.com.pk He goes on to provide a comprehensive history of the fusion program, both from a documentary standpoint as well as his own
eyewitness perspective.
O bir belgesel açısından hem de kendi görgü açısından füzyon programı kapsamlı bir geçmişi, hem de sağlamak için devam ediyor.
Kaynak: theenergycollective.comThey did, however, discover a female walking with a blanket wrapped around her, suggesting the very real possibility that the
eyewitness was mistaken.
Bununla birlikte, görgü yanıldığını çok gerçek bir olasılık düşündüren, onun etrafında sarılı bir battaniye ile bir kadın yürüyüş keşfetmişlerdir.
Kaynak: slate.comA percipient witness or
eyewitness is one who testifies what they perceived through his or her sense s (e.g. seeing, hearing, smelling,
Kaynak: WitnessAn
eyewitness memory is a person's episodic memory for a crime or other dramatic event that he or she has witness ed
Eyewitness testimony
Kaynak: Eyewitness memory