There's a purity or personal truth amongst the retro
flotsam that worms its way through.
Retro ayaktakımı arasında bir saflık ya da kişisel gerçeği ile bu solucanlar kendi yolu var.
Kaynak: thevine.com.auTransuranic waste:
flotsam and jetsam of the nuclear age.
Transuranic atık: Nükleer yaş ıvır zıvır.
Kaynak: chronicle.augusta.comU.S. metal act
Flotsam and Jetsam is streaming the title track from the new LP "Ugly Noise."
ABD metal hareket Flotsam and Jetsam yeni LP başlık parça akışı olduğunu "Çirkin Gürültü."
Kaynak: metalunderground.comNowadays, theyre just classed as
flotsam tournmanents.
Günümüzde, theyre sadece ıvır tournmanents olarak sınıflandırılır.
Kaynak: onlinegooner.comIn maritime law ,
flotsam, jetsam, lagan and derelict describe specific kinds of wreck . The words have specific nautical meanings, with
Kaynak: Flotsam and jetsamJack takes Gwen to a pub, and over a drink, explains that the purpose of Torchwood is to help monitor and control the
flotsam and jetsam
Kaynak: Everything Changes (Torchwood)