We simply must
forbear and gnash our collective teeth.
Biz sadece sabır ve kolektif dişlerini gıcırdatıyorlar gerekir.
Kaynak: washingtonpost.comBut when interest rates rise, the banks' ability to
forbear, or hold down impairments, must diminish.
Ama faiz oranlarının yükselmesi, vazgeçmek için bankaların yeteneği, ya da bozuklukları basılı tutun, azalmaya gerektiğinde.
Kaynak: ft.comOther countries, mainly the United States, Japan and South Korea, are advised to
forbear from any show of force.
Diğer ülkeler, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve Güney Kore, kuvvet herhangi göstermek vazgeçmek için tavsiye edilir.
Kaynak: news.xinhuanet.comAdditionally, Oaktree agreed to
forbear if the company fails to satisfy certain financial covenants of the loans, including leverage and minimum liquidity restrictions, through 2013.
Şirket 2013 yılına kadar kaldıraç ve asgari likidite kısıtlamalar dahil olmak üzere krediler bazı finansal şartlara, karşılamak için başarısız olursa, ayrıca, Oaktree vazgeçmek için anlaştılar.
Kaynak: fortmilltimes.comcorporation , or public authority — to do (or
forbear from doing) some specific act which that body is obliged under law to do (or
Kaynak: MandamusBodb, however, counsels his followers to
forbear from punishing Lir; later, Bodb will successively offer two of his own daughters in
Kaynak: Bodb Dergand should
forbear to make war within Andorra, where each might levy soldiers, nevertheless The wording of a paréage, an exercise in
Kaynak: ParéageDancing in Odessa and its chapbook
forbear, Musica Humana, have earned Kaminsky superlative praise from reviewers and prominent poets.
Kaynak: Ilya Kaminskymany generations removed from these origins and possess few genetic contributions of the wild
forbear except allele s affecting coat color.)
Kaynak: Serengeti (cat)