Heupel said
Glade was speeding when an officer attempted to stop him.
Heupel bir subay onu durdurmaya çalışırken Glade hız olduğunu söyledi.
Kaynak: rapidcityjournal.comThey planted a circle of trees around a
glade made up of wild cherry, beech and birch trees.
Bunlar yabani kiraz, kayın ve huş ağaçlarının oluşturduğu bir glade çevresindeki ağaçların bir daire dikti.
Kaynak: eveningnews24.co.ukIn a gorgeous forest
glade in Northern Ireland last September, the actress is dressed in armor and sitting atop a horse.
Kuzey İrlanda geçtiğimiz Eylül ayında muhteşem bir orman glade yılında aktris zırh giymiş ve bir at üstünde oturan.
Kaynak: insidetv.ew.comWhile the first phase of the expansion mostly evolved existing
glade, the new
glades are fresher, wilder territory.
Genişleme ilk aşaması çoğunlukla mevcut glade gelişti iken, yeni Glades, wilder toprakları taze.
Kaynak: pressherald.comIn the most general sense, a
glade or clearing is an open area within a woodland.
Glades are often grassy meadow s under the canopy of
Kaynak: Glade (geography)A cedar
glade is a habitat type unique to the central eastern United States. Cedar
glades occur where limestone bedrock occurs near or at
Kaynak: Cedar glade