prognosis may sound, there is
a glimmer of hope, Mathew Pletcher said.
prognoz bir umut ışığı var, gelebilir, Mathew Pletcher dedi.
Kaynak: lowellsun.comThe Rebels gave an underdog
a glimmer of hope, and they paid for it.
İsyancılar bir underdog bir umut ışığı verdi, ve onlar bunun için ödenen.
Kaynak: lasvegassun.comIn Obama's waning America,
a glimmer of hope on energy security.
Obama'nın azalan Amerika, enerji güvenliği konusunda bir umut ışığı olarak.
Kaynak: shadow.foreignpolicy.comOne afternoon last summer, however, there was
a glimmer of hope.
Bir öğleden sonra geçen yaz, ancak bir umut ışığı oldu.
Kaynak: ndtv.com