He said material should not be withheld to exonerate or
implicate people.
O malzeme insanların aklamaya veya bulaştırmak için tevkif gerektiğini söyledi.
Kaynak: iol.co.zaThe discovery could also
implicate the cells in the formation of disease.
Buluş aynı zamanda hastalık oluşumunda hücreler bir göstergesi.
Kaynak: dailymail.co.ukMust say that I meant to
implicate myself on the "little late in the game" comment.
Ben comment "oyunda biraz geç" kendimi töhmet amaçlı olduğunu söylemeliyim.
Kaynak: herocomplex.latimes.comThe five dollar bill could
implicate Caleb's father and it could also point to the pastor.
Beş dolarlık banknot Caleb'in babası bir göstergesi ve aynı zamanda papaz işaret olabilir.
Kaynak: tvfanatic.comLong-time co-worker of David Bohm , Hiley is known for his work with Bohm on
implicate order s and for his work on algebraic descriptions
Kaynak: Basil HileyHe developed in detail a mathematical and physical theory of
implicate and explicate order to complement it. Bohm warned of the dangers of
Kaynak: David Bohm